TRT’nin böyle bir yapımla seyircilerinin karşısına çıkmasından dolayı öncelikle teşekkürü bir borç bilirim.
Seyrederken, göğsümüzü kabartan bir yapım olmuş. Zamanında rahmetli Özal’ın kurduğu hayalin gerçeğe dönüşmesi bu dizi ile olur diye ümit ediyorum. Zira kendisi ‘Kuruluş’ ile bir seri başlatmak istemiş, vefatı sonrası sahip çıkan olmamıştı.
Peki, Rahmetli Özal’ın yarım kalmış projelerinin hızla tamamlandığı bu dönemde, ‘Kuruluş’ projesi de ‘Diriliş’ adıyla yeniden hayata geçiriliyor mu? İşte diziyi bu sorunun cevabını almak için seyrettim.
Özellikle ecdadımızı anlatan bu tür yapımlarda çok dikkat edilmesi gerekiyor. Bir ‘Muhteşem Rezalet’e daha ihtiyacımız yok. Millet olarak tarihimizi çok az biliyoruz. Osmanlı İmparatorluğu’nu, haremde cariye kovalamaktan ve kardeş kafası kesmekten ibaret zannediyoruz.
Yıllardır beyinler yıkana, yıkana bu hale geldik. Her ne kadar senaryodur, kurgudur ve bu bir belgesel değildir dense de, anlatılan her şey doğru olarak kabul edilecek.
Bu noktada, yayınlanan bölümlere bakarak, filmin yapımcılarından ve senaristlerinden birkaç ricam olacak…
1. Ertuğrul Gazi’yi öveceğiz diye Selçukluları kötülemeyin. Kayılar bizim geçmişimiz ise, onların varlığı ve anlatılması ne kadar önemli ise, Selçuklular ve Kınık soyu da o kadar önemlidir ve layıkıyla anlatılması gerekmektedir.
Eğer Sultan Alparslan olmasaydı, Kayılar Anadolu’da dolaşabilir miydi? Alparslan Allahü teâla aşkına, Muhammed aleyhisselam aşkına yollara düşüp, kendinden sayıca çok üstün olan Bizanslılara karşı çıkmasaydı, Anadolu’nun kapılarını Türklere açmasaydı; ne Ertuğrul Gazi’nin, ne de Söğüt’ün bir anlamı kalmazdı.
Selçuklu Devleti de, Osmanlı İmparatorluğu gibi kötü dönemler geçirdi. Kötü komutanlar yüzünden büyük sıkıntılar çekti. Ancak siz yapımcı olarak örnekleri iyi seçmek zorundasınız. Neticede seyircilere aktardıklarınız, gerçek gibi akıllarda kalacak.
Kayı da bizimdir, Kınık da bizimdir. Aynı amaçlar için kim çarpışıyor ve canını veriyorsa, yurdunu terk ediyorsa o bizimdir, bizimledir ve bizdir. Selçuklular vazifesini yerine getirdi ve bayrağı Osmanlılara devretti.
2. Malum dizinin ‘Muhteşem Rezalet’ olarak tanımlanmasının en büyük sebeplerinden bir tanesi de, o dönemin kadın karakterlerinin dizide gösteriliş tarzı oldu. Sizin de atalarımızın kahramanlığını anlatmak varken, oba içindeki kadınların fitnesini ön plana çıkartmanız pek hoş olmamış? Bir noktadan sonra bu amacı aşmak ve rezaletin dik alası olur.
3. Diziyi İslam’da yeri olmayan şeylerle doldurmayın. Dizinin dini temelini Muhyiddin-i Arabi hazretlerine bağlamanız güzel fikir, ancak o mübarek zata farklı anlamlar yüklemenin gereği yok.
Son olarak yapımcının haricinde TRT’ye de birkaç tavsiyede bulunmak isterim. Reyting korkusunu tabii ki inkâr etmiyorum, ancak konu tarihimiz olunca devlet kanalının bu düşünceyi göz ardı etmesi gerekiyor. Seyredilmez endişesi yerini, tarihimizi ne kadar gerçekçi anlatabiliriz endişesine bırakmalı.
Kültür ve tarih hazinemizi kendi ellerimizle lekelemeyelim…