Osmanlı Devleti’nin temellerini Mason Reşid Paşa’nın vesilesiyle, devreye sokulan Tanzimat Fermanı ile bir daha toparlanamayacak şekilde sarsan İngilizlerin önünde engel kalmamıştı. Bunun üzerine Hindistan’daki facia boyutuna gelen hamlelerini birer birer uygulamaya başladılar.
Gürganiye Devleti’ni hızlı bir şekilde ele geçirmeye başlayan İngilizler, 1857 senesinde Bahadır Şah’ın memleketi İngilizlerden kurtarmak adına yapmış olduğu ayaklanmayı çok sert bir şekilde bastırdılar. Bu kanlı harekette Hindistan’da bulunan Vehhabilerden de destek aldılar. Bahadır Şah’ı ve oğullarını Kalküte şehrine götürüp hapsettiler. Böylece 1858 senesinde Gürganiye son vermiş oldular.
Hindistan yarımadasında bulunan diğer Müslümanlar ise güçlerini kaybetmiş durumdaydılar. Bunun en mühim sebebi ise İngilizlerin marifetiyle birbirleriyle harp etmeleriydi. Aralarına sokulan fitne yüzünden karşılarındaki düşmana karşı birleşmek yerine, birbirleriyle uğraşarak güçlerini zayıflattılar.
Yapmış olduğu tertiplerin semeresini alan İngilizler, bütün İslam memleketlerinde yaptıkları gibi İslam âlimlerini, kitaplarını, mekteplerini bir daha ayağa kalkamayacak bir şekilde yok ettiler. Yetişen genç neslin tam bir din cahili haline gelmesi amacıyla tedrisat nizamını yerle bir ettiler.
Her fırsatta destek verdikleri Hinduları Müslümanlar ile çarpıştırıp, milyonlarca Müslümanın kılıçtan geçirilmesini sebep oldular. Ayrıca yeri geldiğinde Vehhabiler yardımıyla da sorgusuz, sualsiz binlerce Müslüman acımasızca katledildi.
Bütün bunlar olurken, bütün Müslümanların hamisi konumundaki tek İslam devleti Osmanlılar ise maalesef bu yaşanan katliama ve zulme müdahale edemedi. Hükümetin masonlar tarafından ele geçirilmesi ve sonrasında başına sarılan Rus gailesi ile uğraşmaktan kafasını kaldıramadı. Bunun neticesinde Hindistan, İngiltere İmparatorluğu’na bağlı bir yer hâline geldi. Bundan sonra da uzunca bir süre Birleşik Krallığın bir sömürgesi olarak kaldılar.
İngilizlerin İslam dünyasında yaptıkları yıkımların içinde en mühimi Hindistan Müslümanlarının yaşadığıdır diyebiliriz. Ayrıca burada yapılan zulüm adeta dalga dalga, bütün dünyaya yayıldı. Günümüzdeki Müslümanların bile acı çekmesine sebep oldular. O devirlerde kurmuş oldukları düzen ile koskoca Osmanlı İmparatorluğu’nu bile yıktılar ve bir daha kendi kumandalarının dışında bir İslam devleti kurulmasının da önüne geçmiş oldular.
Bu sebeple şunu rahatlıkla diyebiliriz. Dünyanın herhangi bir yerinde, herhangi bir Müslüman zarar görüyorsa veya herhangi iki Müslüman birbirleriyle harp ediyorsa; bunun müsebbibi mutlaka İngilizlerdir.
Hindistan’da hâkimiyetlerini pekiştirdikten sonra İngilizler için sıradaki hedef, çeşitli gaile ile meşgul ettiği Osmanlı Devleti idi. Müslümanların halifesi konumunda olmaları, dünyadaki en mühim petrol yataklarının hâkimiyetleri altındaki topraklarda olması, onları en mühim hedef hâline getiriyordu.
Bu sebeple Osmanlılar en kısa zamanda kendi istedikleri cihete çekilmeliler ve kullanılmaya müsait hâle getirilmeliydiler. Bunda muvaffak olunamazsa, bir daha kafasını bile kaldıramayacak bir şekilde bertaraf edilmeliydiler.
Bu emellerini gerçekleştirmek için ise; bir cihan harbi ve sonrasında yapılacak ağır şartlarla donatılmış ateşkesleri, sulh muahedelerini (Mondros, Sevr, Lozan) dayatmaktan da kaçınmayacaktır.
Ancak kahraman Türk milletinin mücadelesi ve ortaya koymuş olduğu zafer sebebiyle bütün bu tertiplerinin ters yüz olmasına da engel olamayacaklardır…