Teknoloji gün geçtikçe gelişmeye devam ediyor. Bütün herkeste oluşan ortak soru ise; daha nereye gidecek bu teknoloji? Ama gün geçtikçe görülüyor ki her zaman bir yenisi, bir üst versiyonu mutlaka çıkıyor. Netice olarak artık teknoloji çılgınlığa doğru yelken açmış gidiyor. Rüzgâr arkadan esiyor dur diyebilen yok.
Dönem dönem teknoloji ile ilgili görüşler açıklanır. Önümüzdeki yıllarda şöyle olacak, böyle olması bekleniyor. Bilgisayarlar incelecek, bellekler artacak tarzında yorumlar hep yapıldı. Bu yazımızda eskilerden bilişim ile ilgili bazı yazı örneklerini paylaşmak istedim. Nerelerdeydik, şimdi neredeyiz ve ileride nerede olmayı hayal ediyoruz.
“Türkiye’nin ilk bilgi işlem merkezi 1960’da Karayolları Genel Müdürlüğü’nde kuruldu. Fakat bu merkezin tam adı o zamanlar IBM Müdürlüğü idi. Çünkü o yıllarda bilgisayar demek IBM demekti. Sipariş verilen bilgisayarların üretimi yıllar alabiliyordu.”
“Yeni yüzyılda bilgisayarlarda renk ve tasarım unsuru öne çıkacak. Ünlü tasarımcıların kullandığı pc’leri masalarımızda kullanmak, sürpriz olmayacak. Ağırlık ise giderek azalacak.”
“Bilgisayarların içinde yer alan farklı fonksiyon birimleri anakart üzerinde toplanacak. Böylelikle kasada genel bir küçülme ve incelme olacak. Kasa ile ekranın birleşmesi de konuşuluyor. Yuvarlak tasarımlar bilgisayarın diğer bölümleri gibi kasada da söz konusu.”
“Mouse kullanılmaya devam edecek. Tamamen dairesel bir görünüm alması bekleniyor. Uzaktan kumandalı, kablosuz mouselar yaygınlaşacak.”
“Biraz daha küçülmesi ve kablosuz olması beklenen klavyelerin gelişimi sürecek. Sese duyarlı pc’lerin piyasaya çıkmasıyla yok olabileceğini söyleyenler de var. Tuşlarına farklı fonksiyonlar yüklenmesi, bir tuşla birden fazla işlem yapılabilmesi üzerine çalışılıyor.”
“Her geçen gün daha yüksek belleğe ihtiyaç duyuluyor. Gelişmeler de bunu sağlamaya yönelik olacak. Yeni teknolojilerin kullanımıyla bellek 100 Mhz’den 800 Mhz’e çıkabilecek. Pc’lerde ise 128 megabyte’lık bellek standart hale gelecek.”
Az çok bilgisayarla ilgilenenlerin bileceği gibi, yukarıda yazılan gelişmelerin hepsi yaşandı ve hatta üzerine bile çıkıldı. Şimdilerde böyle yazıları okuduğumuzda ister istemez gülmek geliyor içimizden. Teknolojinin gelişmesi bu hızla devam ederse bir on yıl sonra da çocuklarımız bizim yazdıklarımıza gülecek.
Yalnız burada bir noktaya değinmeden geçemeyeceğim. Bu önemli konu bizim devlet olarak teknolojiye ayak uydurmada aslında ne kadar geç kaldığımızı gözler önüne seriyor. 1880 yılında Amerika’da seçim sonuçları ilk defa makinelerde gerçekleştirilirken, 1890 yılında ise sayımlar makinelerle yapılıyor. Türkiye’deki ilk bilgi işlem merkezi ise 1960 yılında kuruluyor. Kurulan bilgi işlem merkezinin adının IBM Müdürlüğü olması ise manidar.
Birazda günümüzde kullanılan teknolojiden örnek verelim isterseniz;
“Parmak izleri suçluları yakalamaya; bilgisayar, bina ve ATM’lerin girişlerini kontrol etmeye yardım ediyor. Yüz tanımlama sistemleri da kullanılıyor fakat sonuçları henüz tam tatmin edici noktaya ulaşmadı.”
“Fujitsu, Japonya’daki Mitsubishi bankasının ATM’lerine müşterilerini avuçlarındaki damarlardan tanıyabilen tarayıcılar yerleştirdi. Çünkü damar dokularının sahtelerini oluşturmak parmak izi ya da avuç izlerinin sahtelerini oluşturmaya göre daha zor.”
“Pahalı olmayan karbondioksit algılayıcıları milyonlarca eve girdi. Bazı kentlerde kimyasal zehirlere ve biyolojik silahlara karşı da detektörler bulunuyor. Ancak detektörler genel kullanım açısından çok pahalı.”
Bildiğiniz gibi teknoloji büyük bir hızla gelişmeye devam ediyor. Gelecekte açıkçası ne olacağını, yeni nasıl bir teknoloji çıkacağını tahmin etmek çok zor. Çünkü bir noktada durup artık ne çıkabilir ki diyorsunuz. Ama hemen her gün yeni çıkan bir teknolojiyle şaşkınlığa boğuluyoruz.
Bizim bu teknolojiye ayak uydurmamız mümkün mü? Açıkçası bu çok zor gözüküyor. Bunun için ya trilyoner ya da bu teknolojilerin üreticisi durumunda olmanız gerekiyor.
Elimizden geldiğince ve gerektiği kadar teknolojiye ayak uydurmanız dileğiyle…