Kölelikten sultanlığa çileli yolculuk

Yorum yapılmamış Share:

(Sultan Baybars ve Memlûk Sultanlığı: -2-)

Sultan Baybars, on yedi sene hükümdarlık yapmış, İslam Türk medeniyeti için çok büyük hizmetleri olmuş bir şahsiyettir. Hilafetin ve İslamiyetin korunmasında iki büyük düşman akımına karşı göğüs germiş, büyük zaferler elde etmiş, mücahit bir hükümdardır.

Müslüman olmasıyla iftihar eden ve bu yolda canını vermekten hiç çekinmeyen bir insandı. Medeniyetimiz açışından çok önemli olan ve İslamiyetin bugünlere gelmesinde büyük payı olan Sultan Baybars’ın, kölelikten sultanlığa kadar uzanan ömrü maalesef yeterince bilinmemektedir. Bu yazı dizisi ile elimizden geldiği kadar bu hakkını teslim etmeyi arzu ediyoruz…


Baybars’ın milliyeti ile ilgili farklı rivayetler vardır. Bazı kaynaklarda Türk olduğu belirtilmekle beraber, umumi kanaat Çerkez olduğu yönündedir. Kıpçak Türklerinin içinde, o kültür ile yetiştiği için Türkçe konuşmayı tercih etmekteydi. Türk olduğunun iddia edilmesi de bu bilgiye dayanmaktadır. Kabilesinin ismi kesin olarak bilinmese de Borçoğlu veya Borlu olduğu düşünülmektedir.

Baybars’ın 1233 senesinde Karadeniz’in kuzeyinde sıradan bir şekilde başlayan hayatı, 1247 senesinde 14 yaşındayken Moğollara esir düşmesiyle değişir. Sahibiyle Sivas, Halep ve Şam şehirlerini dolaşır. Hama’ya geldiklerinde ise o sırada orada mahpus olan ve Eyyubi Sultanı Melik Şah Salih’in emirlerinden biri olan Alâeddin Aytekin el-Bundukdârî tarafından satın alınır. Bu onun için âdeta bir dönüm noktasıdır. Çünkü Bundukdârî onu cesareti ve gözü pek olması sebebiyle Sultan’ın teşkil ettiği Bahriyye Memlûklüleri’nin içine katar ve orada Sultan’ın özel kuvvetleri olarak hizmete başlar. Emirin bu himayesi, Baybars’ın ömrünün sonuna kadar el-Bundukdârî olarak anılmasına da sebep olur.

Kısa sürede Melik Şah Salih’in dikkatini çeken Baybars, Sultan tarafından kölelikten azledilir. Harplerde gösterdiği yararlılıklar, namının önce Bahriyye Memlûklüleri’nin içinde sonra ise tüm Eyyübi mülkünde yayılmasına yol açar. Artık o Bahriyye’nin en başarılı askerlerinden biridir ve özellikle haçlılara karşı muvaffakiyetler onu önce kumandanlığa, sonrasında ise emirlik makamına taşır…

Sene 1249’u gösterdiğinde ise Baybars’ın hayatı ikinci defa değişir. Yedinci Haçlı Seferi’nin başında olan Fransa Kralı IX. Louis, beklenildiği gibi askerlerini Filistin Akka’ya değil de Mısır’a Nil Nehri’nin ağzına çıkartır ve Dimyat’ı ele geçirir. Düşman kapıya dayanmıştır. Şah Salih hasta hâline rağmen düşman ile mücadele eder ancak neticeyi görmeye ömrü yetmez. Zafer ise oğlu Turan Şah’a nasip olur ve Kral Louis ağır bir mağlubiyete uğratılarak esir edilir. Bu netice, Sultanın ve galibiyette büyük etkisi olan Emir Baybars’ın namına nam katar. Fakat Turan Şah, güçleri dolayısıyla emirlerden çekinmektedir ve onlara karşı tavır almaya başlar. Hatta bazılarını öldürmeye bile çalışır. Bu hareketleri onun bir süre sonra suikasta uğramasına ve daha yeni çıktığı tahtta yeterince oturamadan vefat etmesine sebep olur.

Ortaya çıkan bu durum sebebiyle Eyyubi devleti ciddi yara alır. Suriye ve Mısır’da sultanlığını ilan eden emirler sebebiyle çift başlılık ortaya çıkar. Haçlılar sindirilmiş olsa da, Moğollar Suriye’nin sınırına dayanmış durumdadır. Bu sebeple Bahriyye Memlûkleri’nin önde gelen emirlerden olan Muizzuddin El-Mansur Aybeg tahta çıkarılır ve Eyyübi devleti 1250 yılında Bayriyye Memlûklerinin eline geçmiş olur.

Sultan Aybeg, devleti toparlamak adına, en güçlü dört emir Aktay, Kutuz, Baybars ve El-Raşidi’den yardım ister. Bu ve diğer çalışmaları sebebiyle Memlûklü devletinin kurucusu olarak görülür. Aybeg’in de kendileri gibi bir Bayriyye Memlûklü olması sebebiyle ona destek veren emirlerin arasındaki ilişki ise, Fariseddin Aktay’ın gücünün artması ile bozulmaya başlar. Çünkü Aybeg bunu kendi için ciddi bir tehdit olarak görür ve onu sarayda verdiği davette öldürtür. Bu suikastı Aybeg’in emriyle organize eden kişinin Seyfettin Kutuz olduğu da söylenmektedir.

Netice; artık meydan yeni kurulma merhalesinde olan Memlûk Sultanlığının başı Sultan Aybeg’e ve üç büyük emirine; Kutuz, Baybars ve El-Raşidi’ye kalmıştır. Ancak aradaki dostlukları eskisi gibi değildir…

Haftaya: Bir devletin yıkılışı ve Ayn-ı Câlût Muharebesi

Previous Article

Dalamissa takımı ve teknik direktörü Fiorentina Milano

Next Article

Orta Doğu’nun tarihi ve talihi

Bunlar da ilginizi çekebilir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site reCAPTCHA ve Google tarafından korunmaktadır Gizlilik Politikası ve Kullanım Şartları uygula.

The reCAPTCHA verification period has expired. Please reload the page.