(Önceki makalenin devamı. Önceki makale için tıklayın.)
Türkiye Cumhuriyeti tarihine adının 71 muhtırası olarak geçen hadise sonrası kısmî de olsa bir sükûnet beklentisi yine karşılık bulmadı. Bu sefer farklı bir usul ile ülke daha da karıştırılmaya başladı.
Kahramanmaraş’ta yakılan fitne ateşiyle, onlarca Alevi hayatını kaybetti. Böylece sözde mezhep çatışması da ülkenin gündemine sokulmuş oldu. Sonrasında hükûmetin kurulamaması, cumhurbaşkanının seçilememesi, otorite boşluğu oluşturdu ve neticesinde öğrenci olayları artık bardağı taşıran nokta oldu. Gittikçe alevlenen sağ sol çatışması âdeta iç savaşa dönüştü. Memleket o hâle getirildi ki; halk TSK’ya imdat çağrılarında bulunmaya başladı. Neticede 1980 senesinde yine ABD güdümünde bir darbe gerçekleşti. Birileri sürekli Türkiye’nin yerinde sayması ve Sultan Abdülhamid ruhunun yeniden tesis edilmemesi için büyük gayret harcıyordu.
Bu darbeden sonra II. Abdülhamid’in yaptığına benzer bir şekilde ABD ile taktiksel anlaşma yapan Turgut Özal, tek başına iktidar oldu ve memleketin başına geçti. Büyük atılımlar yaparak Türkiye’nin kayıp yıllarının çok kısa sürede temininin gayreti içine girdi. Bilhassa teknoloji alanında büyük atılımlar yapıldı. Fakat bu çalışmalar ve özellikle Türki Cumhuriyetleri bir idarede tutma çabaları birilerinin huzurunu kaçırdı. Arzu ettikleri cihete sevk edilebilir olduğunu düşündükleri Özal, artık onların tabiriyle kontrolden çıkmıştı. Nitekim Türki Cumhuriyetlere yaptığı kritik ziyaretler sonrasında Özal şüpheli bir şekilde vefat etti. Halk sokaklara döküldü ve günlerce gözyaşı döktü. Hayattayken eleştirenler bile arkasından methiyeler yağdırdı. Birçokları vefatından sonra kıymetini anladı ama iş işten geçmişti artık.
Ancak kirli eller için Özal’ın aradan çekilmesi de yeterli olmadı. Çünkü Türkiye rahatlığa ve hürriyete alışmıştı. Fitne kazanları tekrar kaynamaya başladı ve bu sefer “irtica” diye bir düşman hortlatılarak memlekete tatbik edilmeye başladı. 1997 tarihinde daha sonraları post modern darbe diye hatırlanacak, MGK’da alınan 28 Şubat “irtica” kararları ortalığı kasıp kavurdu. Muhafazakâr kesime karşı büyük bir kıyım başladı. Laik, anti laik ifadelerle ülke yeni bir kargaşaya sürüklendi. Koalisyon hükûmetleriyle ekonomi alt üst edildi. Son olarak anayasa kitapçığı havalarda uçuştu ve memleket iflasın eşiğine getirildi. Bu sözde yeni düzenin kurucuları, bin yıl sürecek nidalarıyla ortalıklarda dolanırken, yenilgi yenilgi büyüyen bir zaferin geldiğini ise kimse fark edemedi.
Kaderin üstünde bir kader vardır, yoktan da vardan da ötede bir var vardır, ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır diyen dava adamı Reis-i Cumhurumuz Recep Tayyip Erdoğan bütün oyunları bozdu. Ancak düşman bir değildi ve her yanımız çevriliydi. En yakın zannettiklerimiz, müttefiklerimiz sıraları geldikçe kirli tırnaklarını göstermekten geri durmuyorlardı. Bir müddet devam eden sükûnet ve düzen devrinden sonra AK Parti’nin iktidarını artık tehlikeli görmeye başlayan ve Erdoğan’ın günden güne halkın nezdinden güçlenmesi ve ona karşı olan tevazuunun artması İttihat ve Terakki zihniyetini yeniden hortlattı. Parti kapatma davası, yolsuzluk iddiaları, terör, mezhep ve millet çatışmaları yani kirli çıkınlarında ne varsa teker teker kullanmaya başladılar. Fakat ortaya koydukları her bütün kirli ittifaklar birer birer yıkıldı. Artık geriye tek bir hamleleri kalmıştı. Yenilen pehlivan güreşe doymaz misali ellerindeki son koz olan darbeyi kullanmaya kalktılar.
15 Temmuz günü FETÖ terör örgütü kullanılarak yapılan/yaptırılan kalkışma sanki Sultan Abdülhamid Han’ın tahttan indirilmesiyle elde edilen tarihî yıkımı gerçekleştirme gayretiydi. Ancak bu millet, Sultan II. Osman, Sultan İbrahim, Abdülaziz Han, Abdülhamid Han, Adnan Menderes ve Turgut Özal’dan af dilercesine tavrını ve tarafını belli etti. Reyine, iradesine, liderine ve en önemlisi de devletine sahip çıktı. Yüreklerindeki iman, bileklerindeki güç ile dış güçlerin elinde oyuncak olmuş ve İttihat ve Terakki zihniyetini takip ettiren şer güçlere “Millet” darbesi ile karşılık verdi.
- Tags: 15 temmuz, 28 şubat, ak parti, darbe, ihtilal, ittihat ve terakki, mgk, millet, recep tayyip erdoğan, turgut özal