Ölümün acı şerbeti, sonsuzluğun tatlı sohbeti…

Yorum yapılmamış Share:

Bir müddettir bu köşede sizlerle yazılar paylaşıyorum. Bugün bir değişiklik yapıp, konumuzun dışına çıkmak istedim.

Konunun nereye geleceğini az çok tahmin etmişsinizdir. Birçoğunuzun da bildiği gibi Rahmetli Babam Mehmet Oruç kısa süre önce vefat etti. Babam diyerek yüzlerce insana haksızlık ettiğimi düşündüğüm Babam. Yüzlerce insanın abisi, amcası, dayısı, kardeşi, babası olan Babam, 08 Mayıs 2011 Pazar günü saat 18.10’da vefat etti.

Babamı anlatmaya benim gücüm ve kalemim yetmez. Çünkü vefat ettikten sonra sevdiklerinin söylediklerini gördükten sonra maalesef babamı tanıyamadığımı fark ettim. Nimetin kıymeti elden gidince anlaşılırmış.

Bir açıklama yapma ihtiyacı hissettiğim bir konu var. Hastalıkla mücadele ettiği süreçte bana söylemiş olduğu bir söz.

“Oğlum, beni insanlar bu kadar seviyor ve sayıyorsa. İnsanlar bana güvenip her türlü dertlerini açıyorsa. Bu benim herhangi bir özelliğimden kaynaklanmıyor. Bu tamamen Allahü Teâla’nın bana nasip ettiği doğru din büyüklerine olan sevgimden ve onlara olan hizmetimden kaynaklanıyor. Bunu asla unutma, din büyüklerini sevdiğin, saydığın ve hizmet ettiğin ölçüde sevilir ve sayılırsın.”

Dediğim gibi benim Babamı anlatmaya gücüm ve kalemim yetmez. Çünkü o doğru din büyüklerinin yolunu yaymaya kendini adamış, her hareketini o yönde düzenleyen bir insandı. Şu anda İnşaallah mezarında rahat ve huzurludur. Bütün o hizmet ettiği din büyükleri şu anda onunla beraberdir ve sohbet etmektedirler.

Babamın bizlere arkasında bıraktığı güzel anılar, güzel sözler ve isminin bize sağladığı gurur ise bizim için bir teselli kaynağı. Vasiyeti de zaten birçok şeyi tam olarak bize anlatmakta. Vasiyeti “Aile Efradıma” diye başlıyor ama aslında bütün sevdiklerine hitap etmekte. Bu vesile ile babamın bize bırakmış olduğu vasiyeti sizlerle paylaşmayı bir borç bildim.

Saygı ve hürmetlerimle.

———————————–

Aile Efradıma Vasiyetimdir.

Euzübillahimineşşeytanirracim. Bismillahirrahmanirrahim.
Elhamdülillahi rabbilalemin. Vessalatü vessselamü alâ seyyidina Muhammedin “sallallahü aleyhi vesellem” ve alâ âlihi ve eshabihi ecmain.

Aile efradıma
Kendimi bildim bileli, dürüst olmaya, dinimizin müsaade ettikleri dışında yalan söylememeye, yaptığım her işi en iyi şekilde yapmaya, kimseyi üzmemeye, herkese iyilik etmeye çalıştım. Bütün bunları, dinimizin emirleri ve din büyüklerimizin bildirdiği bilgiler doğrultusunda yapmaya gayret ettim. Bunun için ciddi bir sıkıntı çekmedim, huzurlu bir ömür sürdüm. Herkes tarafından sevildim, sayıldım. Ümit ediyorum ki, İnşaallah ahirette de bu, huzur ve rahatlık devam edecek. Dünya ve ahiret selametiniz için sizlerin de bu hususlara uymanızı canı gönülden arzu ediyorum.

Bir baba olarak, aile reisi olarak sizlerle ilgili olarak özellikle şu üç hususa dikkat etmeye çalıştım:
1-
Sizleri, İslam terbiyesi ile yetiştirmeye çalıştım. Bir Müslüman ne kadar bilgili olursa olsun, kendi başına İslamiyeti doğru olarak anlaması, anlatması mümkün değildir. Bunun için, İslamiyeti anlatırken, din büyüklerimizin bildirdiklerini ölçü aldım. Onları sevip sizlerin de sevmenize çalıştım. Sizin ve sizden sonrakilerin de bu sevgi ve bu ölçü ile yaşamalarını arzu ediyorum. Her gün dünya biraz daha bozulduğu ve karardığı için bu ışığa, bu ölçülere sizlerin daha çok ihtiyacı olacak. Bu ölçüye sahip olabilmek için o din büyüklerinin kıymetli kitaplarını çok okumanızı, hepsini baştan sona en az bir defa bitirmenizi istiyorum.

2- Sizlere hep helal lokma yedirmeye çalıştım. Bilerek boğazınızdan haram lokma geçirtmedim. Bu husus çok önemlidir. Yapılan ibadetlerin, işlerin neticesinin iyi olması hep helal lokmaya bağlıdır. Sizin de böyle olmanızı, helal lokma yemenizi ve yedirmenizi ve kul haklarına dikkat etmenizi istiyorum.

3- Sizleri hep rahat ettirmeye çalıştım. Kendimden önce sizleri düşündüm. Çünkü sizin her halinizden ben mesuldüm. Belki her istediğinizi, yiyemediniz, giyemediniz. Fakat aç ve açık kalmadınız. Her istediğinize kavuşamamanız da iki sebepten oldu: Birinci sebep gerçekten onları sağlayacak gücüm olmadı, zaman zaman. İkinci sebep ise gücüm olduğu zamanlarda da, bazen bilerek her istediğinizi yerine getirmedim. Çünkü ihtiyaçsızlık insanı azdırır, dünya ve ahiret felaketine sebep olur. Bu husus Kur’an-ı kerimde geçen bir ayettir.

Dünya hayatı inişli çıkışlıdır. Yarın başa ne gelecek bilinemez. Bunun için sıkıntının, yokluğun ne olduğunu tatmak, bilmek gerekir. Sıkıntıya alışmamış insan, sıkıntı anında dengesini kaybeder, bunalıma girer, kötü yollara düşer. Başa gelenlere tevekkül gösteremez. Dünya ve ahiretini mahveder.

Mümkün olursa, definden önce, devir ıskat ve miras işinin halledilmesini arzu ediyorum. Ev, ev eşyası, elbise gibi miras malları hediyeleşme yolu ile halledilebileceği için zor olmaz. Paylaşılmayan mal, varislere ve mevtaya sıkıntı verir. Kullanılması caiz değildir. Mirasçılarımın dinimize uygun miras taksimi yapacaklarına inandığım için, sağlığımda az çok ne malım varsa taksimini yapmadım. Bunu sizlere bırakıyorum. Bir problem olmayacağına inanıyorum. Problem olursa kabirde kemiklerim sızlar.

Şartlar mümkün olursa, İstanbul dışında da vefat etsem, Eyüp’teki hazır kabre veya din büyüklerine yakın başka bir yere defnedilmemi çok arzu ediyorum. İnşaallah mümkün olur.

Ben sizlere, bütün tanıdıklarıma, dostlarıma ve herkese hakkımı helal ediyorum. Sizlerin ve herkesin bana haklarını helal etmelerini arzu ediyorum. Hakkını helal eden her zaman kârdadır. Ahirette Allahü Teâlâ kat ve kat bunların karşılığını verecektir. İnşaallah ahirette, din büyüklerimizin yanında hep beraber oluruz.

Vesselam.

8 Muharrem 1424 -11 Mart 2003 Salı

Previous Article

“Hey Ahbap, nereye gidiyor benim köyüm?”

Next Article

Teknolojinin asosyalliğe etkisi

Bunlar da ilginizi çekebilir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site reCAPTCHA ve Google tarafından korunmaktadır Gizlilik Politikası ve Kullanım Şartları uygula.

The reCAPTCHA verification period has expired. Please reload the page.